1. |
O şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felâket. |
2. |
Nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri kopacak felâket? |
3. |
Ve ne bildirdi sana, nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felâket? |
4. |
O gün, insanlar, kendilerini ateşlere atan, dağılıp uçuşan pervanelere benzerler. |
5. |
Ve dağlar, atılmış renkli pamuklara döner. |
6. |
Artık kimin ki terâzilerindeki tartısı ağır gelir. |
7. |
O, hoşnut, râzı bir geçimdedir. |
8. |
Ve fakat kimin ki terâzilerdeki tartısı hafif gelir. |
9. |
Onun, ana kucağı gibi sığınacak yeri, ana yurdu, cehennem uçurumudur. |
10. |
Ve ne bildirdi sana, nedir cehennem uçurumu? |
11. |
O, pek kızgın bir ateştir. |