Kaf Suresi
    ÖMER NASUHİ BİLMEN MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. (1-2) Kâf. Ve bereketi pek ziyâde olan Kur´an hakkı için. Habibim! O kâfirler, seni tasdik etmediler. Belki kendilerinden bir korkutucu gelmesinden teaccüb ettiler. O kâfirler dedi ki: «Bu şaşılacak bir şey.»
    2. (1-2) Kâf. Ve bereketi pek ziyâde olan Kur´an hakkı için. Habibim! O kâfirler, seni tasdik etmediler. Belki kendilerinden bir korkutucu gelmesinden teaccüb ettiler. O kâfirler dedi ki: «Bu şaşılacak bir şey.»
    3. «Biz öldüğümüz ve toprak kesildiğimiz zaman mı (tekrar dirileceğiz)? Bu uzak bir dönüştür.»
    4. (4-5) Muhakkak ki, yer onlardan neyi eksiltirse Biz bilmişizdir ve Bizim nezdimizde hıfzedici bir kitap vardır. Fakat kendilerine geldiği vakit hakkı tekzîp ettiler. İmdi onlar karmakarışık bir ızdırap içindedirler.
    5. (4-5) Muhakkak ki, yer onlardan neyi eksiltirse Biz bilmişizdir ve Bizim nezdimizde hıfzedici bir kitap vardır. Fakat kendilerine geldiği vakit hakkı tekzîp ettiler. İmdi onlar karmakarışık bir ızdırap içindedirler.
    6. Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, Biz onu nasıl bina ve tezyin ettik ve onun için hiçbir gedik yoktur.
    7. (7-8) Ve yere de (bakmadılar mı?). Onu döşedik ve onda sabit dağlar bıraktık ve onda her güzel cinsten bitirdik. (Bunları) hakka müteveccih olan her bir kul için bir ibret ve bir mev´iza olarak (vücûda) getirdik.
    8. (7-8) Ve yere de (bakmadılar mı?). Onu döşedik ve onda sabit dağlar bıraktık ve onda her güzel cinsten bitirdik. (Bunları) hakka müteveccih olan her bir kul için bir ibret ve bir mev´iza olarak (vücûda) getirdik.
    9. (9-10) Ve gökten bir mübarek su indirdik, sonra onunla bahçeler ve biçilen ekin danelerini bitirdik. Ve uzunca boylu hurma ağaçları da (yetiştirdik) ki, onlar için birbiri üstüne konmuş muntazam salkımlar (tomurcuklar) vardır.
    10. (9-10) Ve gökten bir mübarek su indirdik, sonra onunla bahçeler ve biçilen ekin danelerini bitirdik. Ve uzunca boylu hurma ağaçları da (yetiştirdik) ki, onlar için birbiri üstüne konmuş muntazam salkımlar (tomurcuklar) vardır.
    11. (11-12) Kullar için bir rızk olarak (bunları bitirdik) ve onunla (o su ile) bir ölmüş beldeyi dirilttik. İşte (kabirlerden) çıkış da böyledir. Onlardan (Kureyş müşriklerinden) evvel Nûh kavmi, Re´s ashâbı ve Semûd (kavmi de peygamberlerini) tekzîp ettiler.
    12. (11-12) Kullar için bir rızk olarak (bunları bitirdik) ve onunla (o su ile) bir ölmüş beldeyi dirilttik. İşte (kabirlerden) çıkış da böyledir. Onlardan (Kureyş müşriklerinden) evvel Nûh kavmi, Re´s ashâbı ve Semûd (kavmi de peygamberlerini) tekzîp ettiler.
    13. (13-14) Ve Âd ve Fir´avun ve Lût´un kardeşleri de (tekzîp ettiler). Eyke ashâbı da ve Tübba´ kavmi de hepsi de peygamberlerini tekzîp etti. Artık tehdid hak oldu.
    14. (13-14) Ve Âd ve Fir´avun ve Lût´un kardeşleri de (tekzîp ettiler). Eyke ashâbı da ve Tübba´ kavmi de hepsi de peygamberlerini tekzîp etti. Artık tehdid hak oldu.
    15. Ya Biz ilk yaradılış ile yoruluverdik mi? (aciz mi kaldık?) Hayır. Onlar yeni bir yaradılıştan şiddetli bir şekk içindedirler.
    16. Ve andolsun ki, Biz insanı yarattık ve ona nefsinin ne vesvese verdiğini de biliriz ve Biz ona şah damarından daha yakınız.
    17. O vakit ki, iki gözetici (melek) sağından ve solundan oturucu olarak gözetirler (zabıt tutarlar).
    18. Bir lakırdı telaffuz etmez ki, illâ yanında hazırlanmış bir gözetici (melek) vardır.
    19. Ve ölümün şiddeti bihakkın gelince: «İşte bu, kendisinden kaçınır olduğun şey» (denilecektir).
    20. Ve Sûr´a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdid günüdür.
    21. Ve herkes gelmiştir. Kendisiyle beraber bir sürücü ve bir şahid bulunduğu halde.
    22. Muhakkak ki, sen bundan bir gaflet içinde idin, imdi senden perdeni kaldırıp açtık, artık bugün senin gözün keskindir, nâfizdir.
    23. Ve karini olan (melek) der ki: «Bu yanımda olan şey (defter-i âmal) hazırlanmış bulunmaktadır.»
    24. (24-25) (Ve emrolunur ki:) «Cehenneme atınız, her kâfir inatçı olanı. Hayrı men etmeye çalışanı, mütecâviz olanı, şekk içinde bulunanı.»
    25. (24-25) (Ve emrolunur ki:) «Cehenneme atınız, her kâfir inatçı olanı. Hayrı men etmeye çalışanı, mütecâviz olanı, şekk içinde bulunanı.»
    26. «O kimseyi ki, Allah Teâlâ ile beraber başka ilâh da edinmiştir. Hemen onu pek şiddetli bir azab içine atıveriniz.»
    27. Arkadaşı der ki: «Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, velâkin o uzak bir sapıklık içinde bulunmuş idi.»
    28. (Allah Teâlâ da) buyurmuş oluyor ki: «Benim huzurumda muhâsemede bulunmayın, Ben size muhakkak ki, önceden tehditte bulunmuştum.»
    29. «Benim indimde söz değiştirilmez ve Ben kullarım için zulümkar değilim.»
    30. O gün ki, cehenneme deriz ki: «Doluverdin mi?» O da der ki: «Daha ziyâde var mı?»
    31. Ve cennet muttakîler için uzak olmaksızın yaklaştırılmıştır.
    32. (32-33) İşte bu, sizin vaadolunduğunuz şeydir, her bir tevbekar olan (vazifesini) muhafaza eden için. Rahmân´a gıyaben korku duyan ve hakka müteveccih bir kalb ile gelen kimseye (mahsus) bir cennettir.
    33. (32-33) İşte bu, sizin vaadolunduğunuz şeydir, her bir tevbekar olan (vazifesini) muhafaza eden için. Rahmân´a gıyaben korku duyan ve hakka müteveccih bir kalb ile gelen kimseye (mahsus) bir cennettir.
    34. (34-35) Ona selâmetle giriveriniz. İşte bu, ebediyyet günüdür. Onlar için orada ne dilerlerse vardır ve Bizim nezdimizde ise ziyâdesi (de) vardır.
    35. (34-35) Ona selâmetle giriveriniz. İşte bu, ebediyyet günüdür. Onlar için orada ne dilerlerse vardır ve Bizim nezdimizde ise ziyâdesi (de) vardır.
    36. Ve onlardan evvel nice nesilleri helâk ettik ki onlar kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler, beldelerde dolaşıp durdular. Hiç kaçıp kurtulacak bir yer var mıdır?
    37. Şüphe yok ki, bunda elbette bir öğüt vardır, kendisi için bir kalb olan veya kendisi şahid olarak kulak veren kimse için.
    38. Kasem olsun ki, gökleri ve yeri ve bunların aralarındakilerini altı günde yarattık ve Bize yorgunluktan bir şey dokunmadı.
    39. Artık dediklerine karşı sabret ve güneşin doğmasından evvel ve gurubundan evvel Rabbini hamd ile tesbih et.
    40. Ve geceden de O´na tesbihte bulun ve secdelerin arkalarından da.
    41. Ve dinle, o gün ki, bir münâdi, yakın bir mekandan nidâ eder.
    42. O gün ki, o hak iIe olan sayhayı işiteceklerdir. İşte o çıkış günüdür.
    43. Şüphe yok ki, Biz, diriltiriz ve öldürürüz ve dönüş de Bizedir.
    44. O gün ki, yer, onlardan sür´atle çatlayıp ayrılır. İşte o, bir haşrdır, Bize göre pek kolaydır.
    45. Biz onların neler söyler olduklarını pek iyi bileniz ve sen onların üzerlerine bir cebredici değilsin. Artık Benim tehdidimden korkacaklara Kur´an ile öğüt ver!