Necm Suresi
    İBNİ KESİR MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Andolsun yıldıza, battığı demde.
    2. Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.
    3. Kendiliğinden konuşmaz o.
    4. Bu; sadece vahy edilen bir vahiydir.
    5. Onu müthiş kuvvetli olan öğretti.
    6. O; akıl ve görüşünde kamildir. Hemen doğruluverdi.
    7. Ve o; en yüce ufukta idi.
    8. Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
    9. İki yay kadar yahut daha da yakın oldu.
    10. O vakit kuluna vahyedeceğini etti.
    11. Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.
    12. Onun gördüğü şey üzerinde de kendisiyle tartışacak mısınız?
    13. Andolsun ki; onu, bir de diğer inişte görmüştü.
    14. Sidret´ül-Münteha´nın yanında.
    15. Ki Cennet´ül-Me´va da onun yanındadır.
    16. O zaman Sidre´yi bürümekte olan bürüyordu.
    17. Göz, ne şaştı ne aştı.
    18. Andolsun ki; Rabbının, ayetlerinden en büyüğünü gördü.
    19. Gördünüz mü Lat ve Uzza´yı?
    20. Üçüncüsü olan diğer Menat´ı?
    21. Demek erkekler sizin, dişiler O´nun mu?
    22. Öyleyse bu, insafsız bir paylaşma.
    23. Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onlara hiç bir güç indirmemiştir. Onlar kuruntudan ve nefislerin arzu ettiği hevadan başkasına uymuyorlar. Halbuki kendilerine Rabblarından hidayet gelmiştir.
    24. Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?
    25. Ahiret de dünya da Allah´ındır.
    26. Göklerde nice melek vardır ki; Allah, dileyeceği ve razı olacağı kimseler için izin vermedikçe onların şefaatı hiç bir şeye yaramaz.
    27. Doğrusu ahirete inanmayanlar meleklere dişi adlarını takarlar.
    28. Halbuki onların bu hususta bilgileri yoktur. Onlar, sadece zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz gerçekten bir şey ifade etmez.
    29. Onun için sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenlerden yüz çevir.
    30. Onların bilgiden erişebilecekleri işte budur. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapmış olanı en iyi bilendir. Ve O; hidayete ereni de en iyi bilendir.
    31. Göklerde olan da, yerde olan da Allah´ındır. Kötülük edenlere yaptıklarının karşılığını vermesi, ihsan edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması içindir.
    32. Onlar ki; ufak-tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve hayasızlıktan kaçınırlar. Muhakkak ki Rabbın; mağfireti geniş olandır. Sizi, daha topraktan yarattığı zaman ve henüz analarınızın karınlarında cenin halinde iken sizi en iyi bilen O´dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O; takva sahibi olanları da en iyi bilendir.
    33. Gördün mü o yüz çevireni;
    34. Biraz verip sonra vermemekte direneni.
    35. Gaybın bilgisi onun yanındadır da kendisi mi görüyor?
    36. Yoksa kendisine bildirilmedi mi Musa´nın sahifelerinde olanlar?
    37. Ve sözünü yerine getiren İbrahim´inkinde de.
    38. Doğrusu hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez.
    39. Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur.
    40. Ve onun çalışması ilerde görülecektir.
    41. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.
    42. Muhakkak ki en son varış, Rabbınadır.
    43. Gerçekten O´dur güldüren de, ağlatan da.
    44. Gerçekten O´dur öldüren de, dirilten de.
    45. Doğrusu O yarattı iki çifti; erkeği de, dişiyi de.
    46. Atıldığında meniden.
    47. Muhakkak tekrar diriltmek de O´na aittir.
    48. Doğrusu muhtaç olmaktan kurtaran da O´dur, sermaye sahibi kılan da.
    49. Doğrusu O´dur Şi´ra yıldızının Rabbı.
    50. Ve gerçekten O helak etti evvelki Ad´ı.
    51. Semud´u da. Geri bırakmadan.
    52. Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar gerçekten çok zalim ve pek azgın idiler.
    53. Altı üstüne gelen kasabaları da O, yerin dibine geçirdi.
    54. Onlara giydirdiğini giydirdi.
    55. Şimdi Rabbının hangi nimetinden şüpheye düşersin?
    56. İşte bu; ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
    57. Yaklaşan yaklaştı.
    58. Onu Allah´tan başka ortaya çıkaracak yoktur.
    59. Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?
    60. Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.
    61. Ve siz, habersiz oyalanmaktasınız.
    62. Haydi Allah´a secde edin ve ibadet edin.