Ahzab Suresi
    İBNİ KESİR MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Ey peygamber; Allah´tan kork ve kafirlere, münafıklara uyma. Muhakkak ki Allah; Alim, Hakim olandır.
    2. Rabbından sana vahyolunana uy. Muhakkak ki Allah; yaptıklarınızdan haberdar olandır.
    3. Ve Allah´a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
    4. Allah, bir kişinin içinde iki kalb yaratmadı. Ve eşlerinizi, anneleriniz gibi kendinize haram saymanız için yaratmamıştır. Evladlıklarınızı da öz oğullarınız kılmamıştır. Bunlar, dillerinize doladığınız sözlerinizdir. Allah ise hakkı söyler. Ve O, yolu doğrultur.
    5. Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Allah katında en doğru olan budur. Eğer babalarını bilmezseniz; o takdirde, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Kalbinizden kasdederek yaptıklarınız dışında hatalarınızda size bir vebal yoktur. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.
    6. Peygamber; mü´minler için kendi öz nefislerinden daha evladır. Onun eşleri ise onların anneleridir. Akraba olanlar da Allah´ın kitabında birbirlerine diğer mü´minlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir vasiyet başkadır. Bu, Kitab´da yazılmıştır.
    7. Hani Biz; peygamberlerden söz almıştık. Senden de, Nuh´tan da, İbrahim´ den de, Musa´dan da, Meryem Oğlu İsa´dan da. Ve onlardan ağır bir misak almıştık.
    8. Sadıklardan sadakatlarını sormak için. Ve O kafirlere elim bir azab hazırlamıştır.
    9. Ey iman edenler; Allah´ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de Biz, onların üzerine rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah; yaptıklarınızı görendir.
    10. Hani onlar size, hem üstünüzden hem de altınızdan gelmişlerdi. Ve hani gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti ve siz Allah hakkında çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
    11. İşte orada mü´minler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı.
    12. Ve hani münafıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar: Allah ve Rasulü bize sadece boş vaadlerde bulundular, diyorlardı.
    13. Hani onlardan bir grup demişti ki: Ey Medine halkı; sizin için tutunacak bir yer yok. Artık geri dönün. İçlerinden bir grup da peygamberden izin isteyerek diyorlardı ki: Evlerimiz düşmana açıktır. Halbuki evleri açık değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı.
    14. Şayet onlara onun çevrelerinden varılmış olsaydı da fitne çıkarmaları istenseydi, hemen buna girişirler ve derhal yapmaktan geri durmazlardı.
    15. Andolsun ki; onlar, daha önceden sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah´a söz vermişlerdi. Ve Allah´a verilen ahid, sorumluluktu.
    16. De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçtıysanız; firar, size fayda vermeyecektir. Ve o zaman, çok az eğlendirileceksiniz.
    17. De ki: Allah sizin için bir kötülük dilerse veya bir rahmet dilerse; sizi O´na karşı koruyabilecek kimdir? Onlar Allah´tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazlar.
    18. Doğrusu Allah; içinizden sizi alıkoyanları ve kardeşlerine; bize gelin, diyenleri bilir. Bunlar harbe pek az iştirak ediyorlardı.
    19. Size karşı cimridirler. Korku geldiği zaman, görürsün ki onlar üstüne ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana bakarlar. Korku gidince de iyiliğinizi çekemeyerek, sivri dilleriyle sizi incitirler. İşte onlar, inanmamışlardır. Bunun için de Allah yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah için pek kolaydır.
    20. Onlar, birliklerin gitmediğini sanıyorlardı. Birlikler gelmiş olsalardı, kendilerinin çöllerde bedevilerle bulunup sizin haberlerinizi oradan soruşturmayı isterlerdi. Aranızda bulunsalardı bu defa da çok az savaşırlardı.
    21. Andolsun ki; sizin için Rasulullah´ta güzel bir örnek vardır. Allah´a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah´ı çokça zikredenler için.
    22. Mü´minler o birlikleri gördüklerinde dediler ki: İşte bize Allah´ın ve Rasulünün vaad ettiği bu. Allah ve Rasulü doğru söylemiştir. Ve bu, onların ancak imanını ve teslimiyetini artırdı.
    23. Mü´minlerden öyle erler vardır ki; Allah´a verdikleri ahde sadakat göstermişlerdir. Kimi bu uğurda canını verdi, kimi de beklemektedir. Ve onlar, hiç bir değiştirme ile değiştirmediler.
    24. Çünkü Allah, doğruları doğruluklarıyla mükafatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Muhakkak ki Allah, Gafur, Rahim olandır.
    25. Allah, küfredenleri kinleriyle geri çevirdi. Ve hiç bir hayra nail olmadılar. Allah, savaşta mü´minlere yetti. Ve Allah; Kavi, Aziz olandır.
    26. Ehl-i kitabdan onlara destek olanları, kalelerinden indirdi. Ve kalblerine korku saldı. Onlardan kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz.
    27. Ve sizi onların yerlerine, yurdlarına, mallarına henüz ayak basmadığınız yerlere de varis kıldı. Ve Allah, her şeye kadirdir.
    28. Ey peygamber; eşlerine de: Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız; gelin, size bağışta bulunayım ve güzellikle salıvereyim.
    29. Yok eğer Allah´ı, Rasulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız; muhakkak ki Allah, içinizden iyi davranan hanımlara büyük mükafat hazırlamıştır.
    30. Ey peygamber kadınları; sizlerden her kim, apaçık bir hayasızlıkla gelecek olursa, ona azab iki kat katlanır. Bu, Allah´a pek kolaydır.
    31. Sizden her kim de Allah´a ve Rasulüne boyun eğip salih amel işlerse; onun mükafatını da iki kat veririz. Hem Biz, ona cömertçe bir rızık da hazırlamışızdır.
    32. Ey peygamber kadınları; sizler, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer sakınıyorsanız; edalı olmayın yoksa kalbinde bir hastalık bulunanlar kötü şeyler umarlar. Ve hep ma´ruf söz söyleyin.
    33. Evlerinizde oturun, ilk cahiliyye devrinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namaz kılın, zekat verin, Allah´ a ve Rasulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt; Allah, muhakkak ki sizden eksikliği gidermek ve sizi tertemiz temizlemek ister.
    34. Evinizde okunan Allah´ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Muhakkak ki Allah, Latif, Habir olandır.
    35. Doğrusu müslüman erkeklerle, müslüman kadınlar; mü´min erkeklerle, mü´ min kadınlar; taata devam eden erkeklerle, taata devam eden kadınlar; sadık erkeklerle, sadık kadınlar; sabreden erkeklerle, sabreden kadınlar; huşu´ eden erkeklerle, huşu´eden kadınlar; sadaka veren erkeklerle, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkeklerle, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkeklerle, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah´ı çokça zikreden erkeklerle, çokça zikreden kadınlar; işte onlar için, Allah; mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
    36. Allah ve Rasulü bir şeye hükmettiği zaman; ne mü´min erkekler için ne de mü´min kadınlar için artık işlerinde bir seçme hakkı olamaz. Kim de Allah´a ve Rasulüne isyan ederse; şüphesiz ki apaçık bir sapıklıkla sapmış olur.
    37. Hani sen; Allah´ın kendisine nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye diyordun ki: Eşini bırakma ve Allah´tan kork. Allah´ın açığa vuracağı şeyi de içine saklıyor, insanlardan korkuyordun. Halbuki en çok Allah´tan korkman gerekirdi. Nihayet Zeyd onunla bağını kopardığında, onu seninle evlendirdik ki böylece evladlıkları eşleriyle bağlarını kopardıklarında onlarla evlenmek konusunda mü´minlere bir vebal olmadığı bilinsin. Allah´ın emri yerine getirilmiştir.
    38. Allah´ın, kendisine farz kıldığı şeylerde peygamberine herhangi bir güçlük yoktur. Allah´ın önceden geçmişler hakkındaki sünnetidir. Ve Allah´ın emri, gereği gibi yerine gelmiştir.
    39. Allah´ın risaletlerini tebliğ edenler ve O´ndan korkanlar; Allah´tan başka kimseden korkmazlar. Hesab görücü olarak Allah, yeter.
    40. Muhammed; sizin adamlarınızdan herhangi birisinin babası değildir, sadece Allah´ın Rasulü ve peygamberlerin hatemidir. Allah, her şeyi bilendir.
    41. Ey iman edenler; Allah´ı çokça zikredin.
    42. Ve O´nu sabah akşam tesbih edin.
    43. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için rahmet etmekte olan O´dur. Melekleri de size dua ederler. Ve O, mü´minlere Rahim olandır.
    44. O´na kavuştukları gün, onların sağlık temennileri; selamdır. Onlara cömertçe bir mükafat hazırlamıştır.
    45. Ey peygamber; Biz, seni muhakkak şahid, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
    46. İzniyle Allah´a çağıran ve aydınlatan bir ışık olarak.
    47. Mü´minlere; kendileri için Allah tarafından büyük bir lütuf olduğunu müjdele.
    48. Kafirlere ve münafıklara uyma, onların eziyetlerine aldırma. Allah´a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
    49. Ey iman edenler; mü´min kadınları nikahlayıp sonra onlarla temasta bulunmadan önce boşadığınızda, artık onlar için iddet saymanıza lüzum yoktur. Kendilerini geçindirin ve güzellikle serbest bırakın.
    50. Ey peygamber; Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah´ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mü´min bir kadın kendisini peygambere hibe eder de peygamber de onunla evlenmeyi isterse onuki bu, mü´minlerden ayrı olarak sadece sana has olmak üzeresenin için helal kıldık. Sana bir zorluk olmasın diye mü´minlerin eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları hakkında ne hükmettiğimizi bildirdik. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.
    51. Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin. Bırakmış olduklarından da arzu ettiğini almanda sana bir vebal yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha elverişlidir. Allah, kalblerimizde olanı bilir. Ve Allah; Alim, Halim olandır.
    52. Bundan sonra artık sana kadınlarla evlenmek ve güzellikleri hoşuna gitse de sağ elinin malik olduklarının dışında hiç birini başka bir eşle değiş tirmek helal değildir. Allah; her şeyi murakabe edendir.
    53. Ey iman edenler; Peygamber´in evlerine yemeğe çağrılmaksızın ve vakitli vakitsiz girmeyin. Ama davet olunursanız; girin ve yemeği yeyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz, Peygamber´i üzüyordu, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah ise hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber´in eşlerinden bir şey istediğinizde; onu perde arkasından isteyin. Bu; sizin kalbleriniz için de, onların kalbleri için de daha temizdir. Allah´ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamak asla caiz değildir. Çünkü bu; Allah katında büyük bir günahtır.
    54. Bir şeyi açıklasanız da, gizleseniz de muhakkak ki Allah; her şeyi bilendir.
    55. Peygamber´in eşlerine; babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve sağ ellerinin malik oldukları hususunda vebal yoktur. Ve Allah´tan korkun. Muhakkak ki Allah; her şeye şahid olandır.
    56. Muhakkak ki Allah ve melekleri, Peygamber´e salat ederler. Ey iman edenler; siz de O´nun üzerine salavat getiriniz ve onun için selamet dileyin.
    57. Muhakkak ki Allah´ı ve Rasulünü incitenlere Allah; dünya ve ahirette la´net etmiştir. Ve onlar için, horlayıcı bir azab hazırlamıştır.
    58. Mü´min erkekleri ve mü´min kadınları yapmadıkları bir şeyle incitenler; doğrusu bir iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmişlerdir.
    59. Ey peygamber; eşlerine, kızlarına ve mü´minlerin kadınlarına söyle: Üstlerine örtü alsınlar. Bu, onların tanınıp da incitilmemeleri için daha elverişlidir. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.
    60. Andolsun ki münafıklar, kalblerinde hastalık bulunanlar, şehirde bozguncu haberler yayanlar, buna son vermezlerse; muhakkak seni onlarla mücadeleye çağırırız da sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar.
    61. La´netlenmişlerdir. Nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve hemen öldürülürler.
    62. Allah´ın daha önceden geçenler hakkındaki sünnetidir. Sen, Allah´ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın.
    63. İnsanlar sana kıyametten sorarlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de o saat yakında oluverir.
    64. Muhakkak ki Allah; kafirleri la´netlemiştir. Ve onlara çılgın alevler hazırlamıştır.
    65. Orada temelli kalırlar, ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulamazlar.
    66. O gün, yüzleri ateşte çevrilirken; ne olurdu keşki Allah´a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik, derler.
    67. Ve dediler ki: Rabbımız; biz büyüklerimize ve yöneticilerimize itaat etmiştik. Onlar da bizi yoldan saptırdılar.
    68. Rabbımız; onlara, azabdan iki kat ver. Ve onları büyük bir la´netle la´netle.
    69. Ey iman edenler: Musa´ya eziyet vermiş olanlar gibi olmayın. Nitekim Allah, onu söyledikleri şeyden uzak tutmuştu. Ve o, Allah katında değerli idi.
    70. Ey iman edenler; Allah´tan korkun ve doğru söz söyleyin.
    71. Ki O da işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah´a ve Rasulüne itaat ederse; gerçekten büyük bir kurtuluşla kurtulmuştur
    72. Gerçekten Biz, emaneti; göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ve korkup titrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan; pek zalim ve pek cahil oldu.
    73. Ta ki Allah; münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaba uğratsın. Mü´min erkeklerle, mü´min kadınların da tevbelerini kabul buyursun. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.