Hac Suresi
    İBNİ KESİR MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Ey insanlar; Rabbınızdan sakının. Doğrusu kıyamet saatının sarsıntısı büyük bir şeydir.
    2. Onu göreceğiniz gün; her emzikli emzirdiğini unutur, her yüklü yükünü düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün. Oysa sarhoş değildirler, ama Allah´ın azabı pek çetindir.
    3. İnsanlardan kimi; Allah hakkında bilmeden tartışır ve azgın şeytanın ardına düşer.
    4. Onun aleyhinde şu hüküm yazılmıştır: O, kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli ateşin azabına götürür.
    5. Ey insanlar; eğer dirilişten yana bir şüphede iseniz; gerçek şu ki: Size açıkça gösterelim diye Biz sizi; topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış bir kandan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarat tık. İstediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarırız. Böylece yetişip erginlik çağına gelirsiniz. Kiminiz öldürülür, kiminiz de bilirken hiç bir şey bilmez olsun diye ömrünün en fena zamanına geri itilir. Yeryüzünü kupkuru olarak görürsün. Ama Biz, ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkiden çift çift yetiştirir.
    6. İşte böyle. Muhakkak ki Allah hakkın kendisidir. Doğrusu ölüleri O, diriltir. Ve O; her şeye Kadir´dir.
    7. Kıyamet saatı mutlaka gelecektir, onda hiç şüphe yoktur. Ve Allah; kabirlerde olanları diriltecektir.
    8. İnsanlardan öyleleri vardır ki; bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı bulunmadan Allah hakkında tartışmaya girer.
    9. Allah yolundan saptırmak için, kibirlenerek, yanını eğip büker. Dünyada rüsvaylık onadır. Ve kıyamet günü ona yakıcı azabı tattırırız.
    10. Ona: Bunlar senin yaptıklarından ötürüdür, denir. Yoksa Allah kullarına asla zulmedici değildir.
    11. İnsanlardan öyleleri de vardır ki; Allah´a bir yar kenarındaymış gibi kulluk eder. Ona bir iyilik gelirse yatışır. Başına bir bela gelirse; yüz üstü döner. Dünyayı da ahireti de kaybetmiştir. İşte apaçık kayıp budur.
    12. O, Allah´ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar veremeyecek şeylere tapınır. İşte en derin sapıklık budur.
    13. Kendisine zararı faydasından daha yakın olana tapınır. Tapındığı şey ne kötü yardımcıdır, ne kötü yoldaştır.
    14. Muhakkak ki Allah; iman edenleri ve salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Doğrusu Allah; istediğini yapar.
    15. Kim, dünyada ve ahirette Allah´ın ona yardım etmeyeceğini sanıyorsa; bir sebeple göğe tırmansın sonra kessin de bir düşünsün bakalım; bu hilesi kendisini öfkelendiren şeye engel olabilir mi?
    16. İşte böylece ona apaçık ayetler olarak indirdik. Muhakkak ki Allah; dilediğini hidayete eriştirendir.
    17. Muhakkak ki Allah; iman edenler, yahudiler, sabiiler, hıristiyanlar, mecusiler ve puta tapanlar arasında kıyamet günü kesin hükmünü verecektir. Doğrusu Allah; her şeye şahiddir.
    18. Göklerde ve yerde olanların; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ile insanların bir çoğunun Allah´a secde ettiklerini görmüyor musun? İnsanların bir çoğu da azabı hak etmiştir. Ve Allah kimi alçaltırsa; ona ikram edecek kimse yoktur. Şüphesiz ki Allah; dilediğini yapar.
    19. Bunlar iki düşmandır ki, Rabbları hakkında çekişmişlerdir. Küfredenler için, ateşten elbiseler kesilmiştir. Başları üstünden de kaynar su dökülecektir.
    20. Bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir.
    21. Demir kamçılar da onlar içindir.
    22. Ne zaman oradan ve oradaki ıztırabdan çıkıp kurtulmak isteseler; her defasında oraya geri çevrilirler. Yakıcı azabı tadın, denir.
    23. Muhakkak ki Allah; iman edip salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altun bilezikler ve inciler takınırlar. Ve oradaki elbiseleri ipektendir.
    24. Onlar sözün en güzeline alıştırılmışlar ve övülmeye layık olan Allah´ın doğru yoluna iletilmişlerdir.
    25. Muhakkak ki o küfredenlere, Allah´ın yolundan ve (yerli, yolcu bütün insanları eşit kıldığımız) Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara ve orada zulm ile ilhada yeltenenlere; elim bir azabtan tattırırız.
    26. Hani İbrahim´e: Bana hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyama duranlar, rüku edenler ve secdeye varanlar için evimi temiz tut, diye Kabe´ nin yerini hazırlamıştık.
    27. İnsanlar için haccı ilan et. Gerek yaya, gerek arık binekler üzerinde uzak vadiden ve yollardan sana gelsinler.
    28. Ta ki kendileri için faydalara şahid olsunlar ve Allah´ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O´nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yeyin. Çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.
    29. Bilahare kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt el Atik´i tavaf etsinler.
    30. İşte böyle. Kim Allah´ın haram kıldıklarına saygı gösterirse; Rabbı katında bu, onun hayrınadır. Size okunanlardan başka büyük hayvanlar helal kılınmıştır. O halde murdardan, putlardan kaçının ve yalan sözlerden çekinin.
    31. Allah´a şirk koşmaksızın, hanifler olarak. Kim Allah´a şirk koşarsa; gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uçuruma attığı bir şeye benzer.
    32. Bu böyledir. Kim, Allah´ın nişanelerine saygı gösterirse; şüphesiz ki bu kalblerin takvasındandır.
    33. Onlarda belli bir süreye kadar sizin için faydalar vardır. Sonra varacakları yer, Beyt el Atik ile son bulur.
    34. Biz; her ümmet için kurban kesmeyi meşru kıldık ki Allah´ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanların üzerine O´nun adını ansınlar. Sizin tanrınız, bir tek tanrıdır. O´na teslim olun. Sen mütevazı olanları müjdele.
    35. Onlar ki; Allah anıldığı zaman kalbleri titrer. Başlarına gelenlere sabr eder, namaz kılar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.
    36. Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allah´ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı halde keserken üzerlerine Allah´ın adını anın. Kesilince onlardan yeyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye, onları böylece sizin emrinize müsahhar kıldık.
    37. Onların ne etleri, ne de kanları Allah´a ulaşır. Sizden O´na sadece takva ulaşır. Sizi hidayete erdirdiği için Allah´ı tekbir edesiniz diye O, bunları size müsahhar kılmıştır.
    38. Muhakkak ki Allah; iman edenleri savunur. Muhakkak ki Allah; hainleri ve nankörleri sevmez.
    39. Zulmedildikleri için savaşanlara izin verildi. Allah, onlara yardım etmeye elbette Kadir´dir.
    40. Onlar ki; haksız yere ve sadece: Rabbımız Allah´tır dedikleri için yurtlarından çıkarılmışlardır. Şüphesiz ki Allah; insanların bir kısmını diğerleriyle bertaraf etmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah´ın adı çok anılan mescidler yıkılır giderdi. Allah; kendisine yardım edenlere elbette yardım eder. Şüphesiz ki Allah; Kavi´dir, Aziz´dir.
    41. Onlar ki; eğer kendilerini yeryüzüne yerleştirirsek; namaz kılarlar, zekat verirler, ma´rufu emreder, münkerden nehyederler. Bütün işlerin akıbeti Allah´adır.
    42. Eğer seni yalanlıyorlarsa; doğrusu onlardan önce Nuh kavmi, Ad ve Semud da yalanlamıştır.
    43. İbrahim´in kavmi, Lut´un kavmi de.
    44. Medyen halkı da. Musa da yalanlanmıştır. Ama Ben; kafirlere mühlet verdim, sonra da onları yakaladım. Benim inkarım nasılmış?
    45. Nice kasabaları zulüm ederken helak ettik. Şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmaktadır, kuyuları körelmiş, sarayları yıkılmıştır.
    46. Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki; orada olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ne var ki yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalbler de körelir.
    47. Senden çabucak azabı getirmeni istiyorlar. Allah, asla vaadinden caymaz. Doğrusu Rabbının katında bir gün; saydıklarınızdan bin yıl gibidir.
    48. Nice kasabalar var ki; zalim oldukları halde onlara mühlet vermiştim. Sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş yalnız Banadır.
    49. De ki: Ey insanlar; ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.
    50. İman edip salih amel işleyenler için mağfiret ve cömertçe verilmiş rızık vardır.
    51. Ayetlerimizi tartışarak bozmaya uğraşanlar ise; işte onlar, cehennem ashabıdır.
    52. Senden önce gönderdiğimiz hiç bir Rasul ve hiç bir Nebi yoktur ki; bir şeyi arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Allah; şeytanın karıştırdığını giderir. Sonra Allah; kendi ayetlerini yerleştirir. Ve Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
    53. Şeytanın karıştırdığı, kalblerinde hastalık bulunan ve kalbleri kaskatı olan kimseleri sınamay vesile kılmak içindir. Zalimler, şüpjesiz derin bir ayrılık içindedirler.
    54. Bir de bu, kendilerine ilim verilenlerin onun, Rabbından gelme bir gerçek olduğunu bilip inanmaları ve gönüllerini ona bağlamaları içindir. Muhakkak ki Allah; iman edenleri dosdoğru yola iletir.
    55. Küfredenler; kendilerine o saat ansızın gelinceye veya gecesi olmayan günün azabı çatana kadar ondan yana devamlı bir şüphe içinde kalırlar.
    56. O gün; mülk Allah´ındır. Onların arasında hükmeder. İman edip salih ameller işleyenler; Naim cennetlerindedirler.
    57. Küfredip ayetlerimizi yalan sayanlar ise; işte onlar için horlayıcı bir azab vardır.
    58. Onlar ki; Allah yolunda hicret edip de sonra ölür veya öldürülürler; Allah onlara elbette güzel bir rızık verecektir. Şüphesiz ki Allah; rızık verenlerin en hayırlısıdır.
    59. Andolsun ki; onları hoşnud olacakları bir yere koyacaktır. Muhakkak ki Allah; Alim´dir, Halim´dir.
    60. İşte böyle. Kim, kendisine yapılan haksızlığa benzeriyle mukabele eder de sonra yine kendisine saldırılırsa; andolsun ki Allah; ona yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah; Afüvv´dür, Gafur´dur.
    61. İşte böyle. Allah; geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. Muhakkak ki Allah; Semi´dir, Basir´dir.
    62. İşte böyle. Çünkü Allah; hakkın ta kendisidir. O´nu bırakıp da taptıkları şeyler de doğrudan doğruya batıldır. Muhakkak ki Allah; Aliyy´dir, Kebir´dir.
    63. Görmedin mi; Allah, gökten su indirdi de böylece yeryüzü yemyeşil olmaktadır. Ve gerçekten Allah; Latif´dir, Hamid´dir.
    64. Göklerde ve yerde olanlar O´nundur. Muhakkak ki O; Gani´dir, Hamid´dir.
    65. Görmedin mi; Allah, yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir. İzni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah; insanlara karşı Rauf´dur, Rahim´dir.
    66. O´dur; sizi dirilten, sonra öldürecek, sonra yine diriltecek olan. Gerçekten insan; çok nankördür.
    67. Her ümmete; yerine getirmeleri gerekli ibadetler koyduk. Öyle ise işte seninle çekişmesinler, Rabbına davet et. Şüphesiz ki sen; dosdoğru bir hidayet üzeresin.
    68. Seninle tartışırlarsa de ki: Allah, yapmakta olduğunuzu en iyi bilendir.
    69. İhtilafa düştüğünüz şeylerde Allah; kıyamet günü aranızda hükmedecektir.
    70. Bilmez misin ki Allah; gökte ve yerde olanı bilir. Hiç şüphesiz bunlar, bir Kitab´dadır. Doğrusu bunlar, Allah için pek kolaydır.
    71. Onlar; Allah´ı bırakır da Allah´ın haklarında hiç bir delil indirmediği ve kendilerinde de bilgi bulunmayan şeylere taparlar. Zalimlerin hiç bir yardımcısı yoktur.
    72. Onlara, apaçık ayetlerimiz okunduğu zaman; o küfredenlerin yüzlerinden inkarı anlarsın. Neredeyse, kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki: Size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş. Allah, onu küfredenlere vaad etmiştir. Ne kötü dönüş.
    73. Ey insanlar, bir misal verildi, şimdi onu dinleyin: Şüphesiz ki Allah´ı bırakıp da taptıklarınız bir araya gelseler; bir sinek bile yaratamazlar Ama sinek, onlardan bir şey kapsa bunu da ondan kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de aciz.
    74. Onlar Allah´ı gereği gibi takdir edemediler. Muhakkak ki Allah; Kavi´dir, Aziz´dir.
    75. Allah; meleklerden elçiler seçer. İnsanlardan da. Doğrusu Allah; Semi´ dir, Basir´dir.
    76. Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. Bütün işler Allah´a döndürülür.
    77. Ey iman edenler; rüku edin, secdeye varın, Rabbınıza kulluk edin ve iyilik yapın ki kurtuluşa eresiniz.
    78. Ve Allah için hakkıyla cihad edin. O, sizi seçmiş ve babanız İbrahim´in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamaıştır. Daha önce peygamberlerin size şahid olması, sizin de insanlara şahidler olmanız için size müslüman adını veren O´dur. Şu halde namaz kılın, zekat verin ve Allah´a sarılın. O´dur sizin Mevlanız. Ne güzel Mevla, ne güzel yardımcı.