Ahzab Suresi
    ELMALILI HAMDİ YAZIR (ORJİNAL) MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Ey o Peygamber! Allahdan kork ve kâfirlere, münafıklara itaat etme, muhakkak ki Allah bir alîm hakîm bulunuyor
    2. Ve rabbından sana ne vahyolunuyorsa onun ardınca git, muhakkak ki Allah ne yaparsanız habîr bulunuyor
    3. Ve Allaha tevekkül (ı´timad) kıl ki vekîl Allah yeter
    4. Allah adam için içinde iki kalb yapmamıştır ve kendilerinden zıhar yaptığınız zevcelerinizi analarınız kılmamıştır, evlâtlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır, O sizin ağzınızda lâfınızdır, Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yola hidayet eyliyor
    5. Onları babaları namına çağırınız, Allah yanında o daha doğrudur, eğer babalarını bilmiyorsanız dinde kardeşleriniz ve yaranınız, (mevalîniz)dirler, bununla beraber hatâ ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur ve lâkin kalblerinizin teammüd ettiğinde vardır, hem Allah gafur, rahîm bulunuyor.
    6. Peygamber, mü´minlere nefislerinden daha evlâdır, zevceleri de analarınızdır, ülülerham (akriba) da Allahın kitabında birbirlerine diğer mü´minlerden ve muhacirlerden daha evlâdırlar. Ancak dostlarınıza bir ma´ruf (bir vasıyyet) yapmanız müstesnâ, kitabda o yazılı bulunuyor
    7. Ve unutma o Peygamberlerden mîsaklarını aldığımız vakti, hele senden ve Nûh ve İbrahim ve Musâ ve Isâ ibni Meryemden ki onlardan ağır bir mîsak aldık
    8. Sadıklara sadakatlerinden soracağı için, kâfirler için ise elîm bir azâb hazırladık
    9. Ey o bütün iyman edenler! Allahın üzerinizdeki ni´metini anın: O vakıt ki size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve görmediğiniz ordular salıvermiştik ve ne yapıyordunuz Allah görüyordu
    10. O vakıt ki hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan ve o vakıt ki gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve Allaha türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz
    11. İşte burada mü´minler imtihan olunmuş ve şiddetli bir surette sarsılmışlar da sarsılmışlardı
    12. Ve o vakıt ki münafıklar ve kalblerinde bir maraz bulunanlar «Allah ve Resulü bize bir aldanıştan başka bir va´d yapmamış» diyorlardı
    13. Ve o vakıt ki bunlardan bir taife «ey Yesrib ehalisi! Sizin için duracak yer yok hemen dönün» diyorlardı, yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor «cidden evlerimiz açıktır» diyorlardı, halbuki açık değil, sırf kaçmak istiyorlardı
    14. Ve eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra kendilerinden fitne istenilse derhal onu yapacaklardı, onunla da pek az duracaklardı
    15. Halbuki bundan evvel Allaha ahid vermişlerdi: arkalarını dönmiyeceklerdi, Allahın ahdi ise mes´uliyyetlidir, mutlak sorulur
    16. De ki eğer ölümden veya katlolunmadan kaçıyorsanız kaçmak size aslâ menfaat vermez, bilfarz verdiği takdirde de istifade ettirilmezsiniz, meğer ki pek az
    17. De ki kimin haddine ki sizi Allahdan saklasın, şâyed size felaket murad eder, yâhud size bir rahmet murad ederse? Hem Allahdan başka kendilerine bir veliy de bulamazlar bir nasîr de
    18. Allah şübhesiz biliyor, içinizden o savsaklıyanları ve ihvanlarına «bize gelin» diyenleri ki harbe pek az geliyorlardı
    19. Size karşı kıskançlık ediyorlardı, derken o korku hali gelince gördün onları ki ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı, derken o korku gidince size keskin keskin diller sıyırdılar, hayra karşı kıskançlık ediyorlardı, işte bunlar iyman etmediler de Allah amellerini hiçe çıkardı, Allaha göre o ehemmiyyetsiz bulunuyor.
    20. Ahzabı sanıyorlar ki gitmediler, eğer o Ahzab bir daha gelecek olsa arzu ederler ki badiyeye bedevî urabanın içine çıksalar, sizin havadislerinizden sorsalar, içinizde kalacak olsalar da harb etmezler, meğer ki pek az
    21. Şanım hakkı için muhakkak ki size Resulullahda pek güzel bir örnek vardır: Allaha ve son güne ümid besler olup da Allahı çok zikreyleyen kimseler için
    22. Mü´minler gördükleri vakıt da o Ahzabı «bu, işte, Allahın ve Resulünün bize va´dettiği, Allah ve Resulü doğru çıktı» dediler ve onların iymanını ve teslimiyyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı
    23. Mü´minlerdendir o erler ki Allaha verdikleri ahde sadakat ettiler, kimi adağını ödedi kimi de gözetiyor ve hiç bir suretle değiştirmediler
    24. Çünkü Allah, sadıklara sadakatleriyle mükâfat edecek, münafıklara da dilerse azâb veya tevbe verecek, şübhe yok ki Allah bir gafur rahîm bulunuyor
    25. Allah hem o kâfirleri hiçbir hayra elleri irmeksizin gayzleriyle def´etti ve bu suretle Allah, mü´minlere kıtalin hakkından geliverdi ve Allah, kaviy, azîz bulunuyor
    26. Hem de ehli kitabdan onlara muzaheret edenleri, kalblerine korku düşürerek kulelerinden indirdi, bir kısmını katlediyordınız bir kısmını esîr
    27. Ve arazılerini ve yurtlarını ve mallarını size miras kıldı, bir de bir arzı ki daha ona ayak basmadınız, Allah her şey´e kadîr bulunuyor
    28. Ey o Peygamber! Zevcelerine şöyle söyle: eğer dünya hayat ve ziynetini istiyorsanız haydi geliniz sizi donatayım ve güzellikle bırakıp salıvereyim
    29. Yok eğer Allah ve Resulünü ve Âhıret evini istiyorsanız haberiniz olsun ki Allah içinizden güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazırlamıştır
    30. Ey Peygamberin kadınları! Sizden her kim açık bir terbiyesizlik ederse ona azâb iki kat katlanır ve Allaha o kolay bulunuyor
    31. Yine sizden her kim Allaha ve Resulüne divan durub salih bir amel işlerse ona da ecrini iki kerre veririz, hem onun için kerîm bir rızık hazırlamışızdır
    32. Ey Peygamberin kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz, eğer korunur takvalı olursanız, onun için söylerken kırıtmayın da kalbinde bir maraz bulunan tamaa düşmesin, güpgüzel, dosdoğru söz söyleyin.
    33. Hem vekarınızla evlerinizde durun da evvelki cahiliyyet çıkışı gibi süslenib çıkmayın, namaz kılın, zekât verin, Allah ve Resulüne itaat edin, Allah sâde şunu istiyor: sizden kiri uzaklaştırsın da ey ehli beyt sizi tertemiz, pampâk etsin!
    34. Oturun da evlerinizde okunan âyâtullahı ve hikmeti anın, şübhe yok ki Allah, lâtif, habîr bulunuyor
    35. Bütün müslimler ve müslimeler, mü´minler ve mü´mineler, kanitler ve kaniteler, sadıklar ve sadıkalar, haşı´ler ve haşialar, mütesaddıklar ve mütesaddikalar, saimler ve saimeler, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar Allahı çok anan zâkirler ve zakireler hep bunlara Allah bir mağrifet ve bir büyük ecir hazırlamıştır
    36. Bununla beraber gerek bir mü´min için ve gerek bir mü´mine, Allah ve Resulü bir işe huküm verdiği zaman o işlerinden ihtiyar kendilerinin olmak olamaz ve her kim Allah ve Resulüne âsıy olursa açık bir sapıklık etmiş olur
    37. Hem hatırla o vakıt ki o kendisine hem Allahın in´am ettiği hem senin in´am ettiğin kimseye: «zevceni kendine sıkı tut ve Allahdan kork» diyordun da nefsinde Allahın açacağı şeyi gizliyordun, nâsı sayıyordun, halbuki Allah, kendisini saymana daha gerekti, sonra vaktâ ki Zeyd, o kadından ilişiğini kesti biz onu sana tezvic eyledik tâ ki oğullukların ilişiği kestikleri zevcelerinde mü´minlere bir darlık olmasın, Allahın emri de fi´le çıkarılmış bulunuyor
    38. Peygambere Allahın takdir ettiği, mubah kıldığı şeyde bir darlık yoktur, bundan evvel geçen bütün Peygamberler hakkında Allahın sünneti böyle ve Allahın emri biçilmiş bir kader bulunuyor
    39. Onlar ki Allahın risaletlerini tebliğ ederler ve ondan korkarlar, Allahdan başka kimseden korkmazlardı, hisaba alacak da Allah yeter
    40. Muhammed sizin ricalınızdan hiçbirinin babası değil ve lâkin Allahın Resulü ve Peygamberin hatemidir, Allah, her şeye alîm bulunuyor
    41. Ey o bütün iyman edenler! Allahı çok anış anın
    42. Ve ona sabah, akşam tesbîh edin
    43. Odur ki o sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize feyz-u bereket indiriyor ve mü´minlere rahîm bulunuyor
    44. Ona kavuşacakları gün tahiyyeleri selâmdır ve onlar için kerîm bir ecir hazırlamıştır
    45. Ey o Peygamber! Biz seni hakka bir şâhid hem bir müjdeci hem bir kocundurucu gönderdik
    46. Hem Allaha izniyle bir da´vetçi ve nurlar saçan bir şavk
    47. Mü´minlere müjdele! Onlara Allahdan bir büyük fadl var
    48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak da Allaha mütevekkil ol, Allah, vekîl olunca hepsine yeter
    49. Ey o bütün iyman edenler! Mü´minleri nikâh ettiğiniz, sonra onlara dokunmadan talâk verdiğiniz vakıt üzerlerinde sayacağınız bir ıddet hakkınız yoktur, derhal müt´alarını verib onları güzel bir surette salıverin
    50. Ey o Peygamber! Biz bilhassa sana şunları halâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun zevcelerini ve Allahın sana ganimet kıldıklarından milki yemînin olan câriyeyi ve ammin kızlarından, dayın kızlarından, teyzen kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mü´mine bir kadın kendini Peygambere hibe ederse Peygamber nikâh etmek istediği takdirde onu, sâde sana, sair mü´minlere değil, onlara zevceleri ve milki yemînleri hakkında ne farz kıldığımız ma´lûmunuz, bunlar sana hiç bir darlık olmamak içindir, Allah gafûr rahîm bulunuyor.
    51. Onlardan dilediğini giri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın, azleylediğinden de arzu ettiğinde sana günah yoktur, Onların gözleri aydınlanıb mahzun kalmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnud olmalarına en elverişli olan budur, Allah kalblerinizdekini bilir, Allah hem alîm hem halîm bulunuyor
    52. Bundan başka kadınlar sana halâl olmaz, bunları başka zevcelere değiştirmek de olmaz, isterse husünleri çok hoşuna gitsin, meğer ki milki yemînin ola, Allah her şeye gözcü bulunuyor
    53. Ey o bütün iyman edenler! Vaktına bakmaksızın yemeğe izin verilmedikçe size Peygamberin evlerine girmeyin ve lâkin çağırıldığınız vakıt da girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, söz, sohbet için de izinsiz girmeyin, çünkü o, Peygambere eza veriyor, üzerine de sizden utanıyor, fakat Allah hakkı söylemekten sıkılmaz, hem haremlerine gerekli bir şey soracağınız vakıt da bir perde arkasından sorun, öyle yapmanız, hem sizin kalbleriniz ve hem onların kalbleri için daha temizdir ve sizin Resulullaha eza etmeniz olamaz, arkasından zevcelerini nikâh eylemeniz de olamaz. Çünkü o günah, Allah ındinde çok büyük bulunuyor
    54. Eğer bir şey açıklar veya gizlerseniz şübhe yok ki Allah her şeye alîm bulunuyor
    55. O zevcelere şunlarda günah yoktur: ne ataları, ne oğulları, ne biraderleri, ne biraderlerinin oğulları, ne hemşirelerinin oğulları, ne kendi kadınları ne de ellerindeki milklerinde, bununla beraber Allaha korunun (ey Peygamberin zevceleri) çünkü Allah her şey üzerine şâhid bulunuyor
    56. Muhakkak ki Allah ve Melâikesi Peygambere hep salât ile tekrim ederler, ey o bütün iyman edenler! Haydin ona teslimiyyetle salât-ü selâm getirin
    57. Çünkü Allah ve Resulüne eza edenler muhakkak ki Allah onları Dünyada ve Âhırette lâ´netlemiş (rahmeti sahasından koğmuş) ve onlara pek hakaretli bir azâb hazırlamıştır
    58. Mü´minîn ve mü´minâta istihkak kesbetmedikleri bir vechile ezâ edenler de şübhesiz bir bühtan (açık bir vebal) yüklenmişlerdir
    59. Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü´minlerin kadınlarına hep söyle: cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor
    60. Celâlim hakkı için eğer vazgeçmezlerse o münafıklar, kalblerinde maraz bulunanlar ve şehirde erâcif neşr eden, tahrikât yapanlar, mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat kılarız, sonra orada cıvarına pek az yanaşabilirler
    61. Mel´un mel´un: nerede ele geçirilirlerse tutulurlar ve öldürülürler de öldürülürler
    62. Allahın bundan evvel geçenler hakkındaki kanunu ki Allahın kanununu tebdile çare bulamazsın
    63. O nâs sana saatten soruyor, de ki: onun ılmi Allahın nezdindedir ve ne bilirsin belki o saat yakında olur
    64. Şu muhakkak ki Allah kâfirleri lâ´netlemiş ve onlara bir çılgın ateş hazırlamıştır
    65. Onda muhalled kalırlar ve ne bir veliy bulabilirler ne de bir nasîr
    66. O gün yüzleri ateşte çevirilirken ah derler: ah ne olurdu bizler Allaha itaat edeydik, Peygambere itaat edeydik
    67. Ya rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler
    68. Ya rabbena onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lâ´net ile lâ´netle
    69. Ey o bütün iyman edenler! Sizler o, Musâya ezâ edenler gibi olmayın, ezâ ettiler de Allah, onu onların dediklerinden tebrie etti temize çıkardı, o, Allah yanında yüzlü idi
    70. Ey o bütün iyman edenler Allahdan korkun ve sağlam söz söyleyin
    71. Ki işinizi yoluna koysun ve günahlarınıza mağrifet buyursun, her kim de Allaha ve Resulüne itaat ederse o hakikaten büyük murada ermiştir
    72. Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok câhil bulunuyor
    73. Çünkü Allah münafikîn ü münafikate ve müşrikîn ü müşrikâta azâb edecek, mü´minîn ü mü´minata da Allah tevbe ile nazar buyuracak ve Allah gafur rahîm bulunuyor