Meryem Suresi
    ELMALILI HAMDİ YAZIR (ORJİNAL) MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
    2. Rabbının rahmetini bir anış Zekerriya kuluna
    3. O vakıt ki rabbına nida etmişti, gizli bir nida
    4. Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım
    5. Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle
    6. Ki hem benim mirasımı, hem Ya´kub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl rabbım!
    7. Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona
    8. Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim
    9. Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin
    10. Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sapsağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir
    11. Derken mihrabdan kavmine karşı çıktı da «Sabah ve akşam tesbih edin» diye onlara işaret verdi
    12. Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik
    13. Hem de ledünnümüzden bir rikkat ve bir pâklik, ki çok takvaşiar idi
    14. Ve valideynine ihsankâr idi, cebbar, isyarkâr değil idi
    15. Selâm ona hem doğduğu gün, hem öleceği gün hem de diri olarak ba´solunacağı gün
    16. Kitabda Meryemi de an, o vakıt ki ailesinden çekildi de şark tarafından bir mekâna
    17. Onlardan öte bir perde çekti derken kendisine ruhumuzu gönderdik de düzgün bir beşer halinde ona temessül ediverdi
    18. (Meryem) ona ben, dedi: her halde senden rahmana sığınırım, sakınırsın eğer bir teki isen
    19. (Ruh) dedi: haberin olsun ben sana gayet temiz bir oğlan vermek için sırf rabbının resulüyüm.
    20. Dedi: benim için bir oğlan nasıl olur? bana bir beşer dokunmadı, ben bir kahbe de değilim.
    21. Dedi öyle, fakat rabbın buyurdu ki o bana göre kolay hem onu nasa kudretimizin bir bürhanı ve tarafımızdan bir rahmet kılacağımız için, hem de o, bir kaza edilmiş emir bulunuyor
    22. Bu suretle ona hamil oldu, ve bu hamlile uzak bir yere çekildi
    23. Derken ağrı onu bir hurma dalına götürdü, ay dedi: nolaydım bundan evvel öleydim ve unutulmuş gitmiş olaydım
    24. Derken ona altından nida etti: sakın mahzun olma, rabbın senin altında bir su arkı vücûde getirdi
    25. Hurmanın da dalını kendine doğru silkele, üzerine derilmiş tâze hurmalar dökülsün
    26. Artık ye, iç, gözün aydın olsun, bunun üzerine şayed beşerden birini görürsen ben, de: rahmana oruç adadım, onun için bu gün hiç bir inse söz söylemiyeceğim
    27. Derken onu yüklenerek kavmine getirdi, hey Meryem! Dediler: alimallah yumurcak bir şey getirdin
    28. Ey Harûnun hemşiresi, baban bir kötülük adamı değil idi, anan da bir kahbe değil idi
    29. Bunun üzerine ona işaret etti, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz dediler
    30. O dedi ki: haberiniz olsun ben Allahın kuluyum, o bana kitab verdi ve beni bir Peygamber yaptı
    31. Ve beni her nerede olsam mübarek kıldı ve berhayat olduğum müddetçe bana namaz ve zekât tavsıye buyurdu
    32. Ve beni valideme hürmetkâr kıldı, bir cebbar şekıy kılmadı
    33. Ve selâm bana hem doğduğum gün hem öleceğim gün, hem diri olarak ba´s olunacağım gün
    34. İşte hakkında niza edip durdukları İsâ ibn Meryem hak sözü olarak budur
    35. Allahın veled ittihaz etmesi hiç bir zaman olur şey değildir, tenzih o sübhana, o bir emri murad edince sade ona ´ol!´ der, oluverir
    36. Hem o haberiniz olsun dedi: Allah benim de rabbım sizin de rabbınızdır, onun için hep ona ibadet ediniz işte yegâne doğru yol budur
    37. Sonra hizibler kendi aralarında ıhtilâfa düştüler, artık büyük bir günün görülecek hâilesinden veyl o küfredenlere
    38. Neler işidecek neler görecekler onlar bize gelecekleri gün, lâkin o zalimler bugün açık dalâl içindeler
    39. Onlar gaflet içinde iken, onlar iyman etmezlerken, o hasret gününün, o iş bitirildiği saatin dehşetini kendilerine haber ver,
    40. her halde Arza ve bütün üzerindekilere biz varis olacağız biz, ve hep onlar bize irca olunacaklar
    41. Kitabda İbrahimi de an, çünki o bir sıddık, bir Peygamber idi
    42. Bir vakıt babasına demişti: â babacığım! o işitmez görmez ve sana hiç faidesi olmaz şeylere niçin taparsın
    43. Â babacığım emin ol bana ilimden sana gelmiyen hakikat geldi, gel bana uy da seni bir düz yola çıkarayım
    44. Babacığım Şeytana tapma, çünki Şeytan rehmana âsi oldu
    45. Babacığım ben cidden korkarım ki sana o rahmandan bir azâb dokunur da Şeytana yar olursun.
    46. Sen dedi: benim mabudlarımdan geçmekmi istiyorsun ya İbrahim? yemin ederim ki eğer vazgeçmezsen seni muhakkak recm ederim, hem beni uzun müddet bırak git
    47. Dedi: selâm sana, senin için rabbıma istiğfar edeceğim, çünkü o bana çok lütufkârdır
    48. Hem sizi Allahdan başka taptıklarınızla bırakıp çekilirim de rabbıma duâ ederim, umulur ki rabbıma duâ ile bedbaht olmam
    49. Vaktaki onları ve Allahtan başka taptıklarını bırakıp çekildi, biz de ona İshakı ve Ya´kubu bahşeyledik ve her birini birer Peygamber yaptık
    50. Ve bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik ve hepsine dillerde yüksek bir yad-ı sıdk verdik
    51. Kitabda Musâyı da an, çünkü o bir muhlis idi ve bir Resul bir Peygamber idi
    52. Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik
    53. Ve rahmetimizden ona biraderi Harûnu da bir Peygamber olarak ihsan eyledik
    54. Kitabda İsmaili de an, çünkü o cidden va´dinde sadık idi, ve bir Resul, bir Peygamber idi
    55. Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi
    56. Kitabda İdrisi de an, çünkü o bir sıddık, bir Peygamber idi
    57. Ve biz onu yüksek bir mekâna ref´ettik
    58. İşte bunlar Allahın kendilerine in´am eylediği Peygamberlerden, Âdem zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın âyetleri tilâvet olunduğu zaman ağlıyarak secdelere kapanırlardı
    59. Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı zayi´ ettiler ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da «Gayya» yı boylıyacaklar
    60. Ancak tevbe edip iymana gelen ve salih amel işliyenler müstesna, çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmiyerek Cennete gireceklerdir
    61. Rahmanın kullarına va´d buyurduğu Adn Cennetlerine, şüphe yok ki onun va´di icra olunagelmiştir
    62. Orada hiç boş söz işitmezler, ancak bir selâm, rızıkları da vardır orada sabah, akşam
    63. O o Cennettir ki kullarımızdan her kim korunur takıyy ise ona miras kılarız
    64. Bir de rabbının emri olmayınca biz (rabbının Resulleri) inemeyiz, önümüzdeki ardımızdaki ve bunun arasındaki hep onundur ve rabbın seni unutmuş değildir
    65. O bütün Semavât-ü Arzın ve aralarındakilerin rabbı, binaenaleyh ona ıbadet et ve ıbadetine sebatle sabreyle, hiç sen ona bir adaş bilir misin?
    66. Böyle iken insan diyor ki: her ne zaman ölürsem ileride mutlak bir zîhayat olarak çıkarılacak mıyım?
    67. Ya o insan hiç bir şey değil iken bizim kendisini halketmiş olduğumuzu düşünmez mi?
    68. Evet rabbına kasem ederim ki biz onları ve o Şeytanları muhakkak ve muhakkak mahşere toplıyacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak dizleri üstü Cehennemin etrafına ihzar eyliyeceğiz
    69. Sonra her zümreden rahmana karşı en ziyade serkeşlik eden hangileri ise muhakkak ve muhakkak nez´edeceğiz
    70. Sonra elbette biz o Cehenneme yaslanmıya evlâ olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz:
    71. Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın ve bu rabbının uhdesine vacib kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur
    72. Sonra müttakı olanlara necat veririz de zalimleri dizleri üstü bırakırız
    73. Âyetlerimiz kendilerine açık açık tecvid üzere okunduğu vakıt da o küfredenler dediler ki iyman edenlere: «bu iki ferikin hangisi makamca daha iyi ve meclis-ü mahfilce daha güzel?»
    74. Halbuki biz kendilerinden evvel meta´ ve manzaraca daha güzel nice karınlar helâk etmişiz
    75. De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet va´dolunacak şeyi gördükleri vakıt: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zaıyf?
    76. Hidâyeti kabul edenlere ise Allah daha ziyade hidayet verir ve bâki kalacak olan salih ameller rabbının ındinde sevabca da daha hayırlı akıbetçe de daha hayırlıdır
    77. Şimdi şu küfredip de bana muhakkak mal ve veled verilecek diyen herifi gördün mü?
    78. Gaybe muttali´ mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?
    79. Hayır biz onun dediğini yazacağız ve kendisine azâbdan bir med çekeceğiz
    80. Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek
    81. Tuttular Allahtan başka ma´budlar edindiler ki kendilerine ızzet ve kuvvet olsunlar diye
    82. Hayır yarın ıbadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar
    83. Görmedin mi biz o Şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar
    84. Aleyhlerinde acele etme, biz onlar için ancak bir sayı sayıyoruz
    85. Müttekîleri vefd halinde (bir mes´us olarak) huzuru rahmana cem´edeceğimiz gün
    86. Mücrimleri de susuz olarak Cehenneme sevkedeceğiz
    87. Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar
    88. O rahman veled edindi dediler
    89. Kasem olsun pek ağır pek şeni´ bir cür´ette bulundunuz
    90. Az daha ondan Gökler çatlıyacak ve dağlar yıkılıp yerlere geçecek
    91. O rahmana veled iddia ettiler diye
    92. Halbuki veled edinmek rahmana yaraşmaz
    93. Göklerde ve Yerde hiç bir kimse yoktur ki o rahmana kul olarak gelecek olmasın
    94. Kasem olsun ki hepsini ihsa etmiş, hepsini sayı ile ta´dad buyurmuştur
    95. Ve hepsi Kıyamet günü ona tek olarak gelecektir
    96. İyman edip salih işler yapanlar muhakkak, rahman onlar için bir meveddet (bir sevgi) verecek gönüllere sevdirecektir
    97. Sırf o Kur´anı senin lisanınla şunun için müyesser kıldık ki onunla müttekîleri müjdeliyesin ınad edenleri de inzar edesin
    98. Hem onlardan evvel nice karn helâk ettik, hiç onlardan birini hissediyor musun, yâhud gizli bir seslerini işitiyor musun?