1. |
And olsun o tutup boğarcasına çekip alanlara, |
2. |
O hafif dokunup usulca alanlara. |
3. |
Yüzdükçe yüzenlere, |
4. |
Yarıştıkça yarışanlara, |
5. |
İşi yönetip yönlendirenlere.. |
6. |
O gün (yeri) sarsan sarsacak. |
7. |
Ardı sıra bir diğeri izleyecek. |
8. |
Kalbler o gün (titreyip) yerinden oynayacak. |
9. |
Gözleri saygı ile yere bakıp kalacak. |
10. |
(10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!» |
11. |
(10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!» |
12. |
«O takdirde bu zararlı bir dönüştür..» derler. |
13. |
(Ama onların dirilip eski hallerine gelmesi için yetecek) bir tek haykırış!. |
14. |
Bir de bakarsın (hepsi) uyanık olarak toprağın üstündeler. |
15. |
Musa´nın hâdisesi (başından geçen kıssası) sana geldi değil mi ? |
16. |
Hani Rabbi ona mukaddes vadi Tûvâ´da (şöyle) seslenmişti: |
17. |
Fir´avn´a git, doğrusu o iyice azmıştır. |
18. |
Ona de ki: «Arınmak ister misin ? |
19. |
Sana, Rabbına giden doğru yolu göstereyim de derin bir saygıyla korkup eğilesin.» |
20. |
Bunun üzerine Musa, ona o büyük mu´cizeyi gösterdi. |
21. |
Fir´avn (onu) yalanladı ve baş kaldırdı. |
22. |
Sonra da arkasını çevirip acele gitti. |
23. |
(Halkı) biraraya toplayıp seslendi : |
24. |
«Ben sizin en yüce tanrınızım !» dedi. |
25. |
Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi. |
26. |
Şüphesiz ki bu hâdisede, Allah´tan saygı ile korkanlara ibret ve öğüt vardır. |
27. |
Sizi yaratmak mı daha zordur yoksa göğü yaratmak mı ? (Allah) onu inşâ edip var kılmıştır. (Hâlâ görmüyor musunuz?!) |
28. |
Tavanını yükseltti de ona (en uygun) düzen ve dengeyi sağladı. |
29. |
Gecesini karanlık yaptı, kuşluğunu (aydınlık olarak) çıkardı. |
30. |
Arkasından da yeryüzünü döşeyip hazırladı. |
31. |
Ondan da suyunu ve otlağını (çeşit çeşit ağaç ve bitkilerini) çıkardı. |
32. |
Dağları dikip sağlamlaştırdı. |
33. |
(Bütün bunları) size ve davarlarınıza yararlı geçimlik kılmıştır. |
34. |
O güç getirilemiyecek büyük (Kıyamet) felâketi geldiği zaman ; |
35. |
O gün insan ne için çalışıp çabaladığını hatırlayıp anlar. |
36. |
Cehennem de ortaya çıkıp görebilene görünür. |
37. |
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. |
38. |
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. |
39. |
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. |
40. |
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir. |
41. |
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir. |
42. |
Senden Kıyâmet´in kopuş saatinin ne vakit ortaya çıkacağını soruyorlar. |
43. |
Sende ona ait bilgi nerede ki anlatasın ?! |
44. |
Onun kopuş ânının bilgisi Rabbına dayanıp noktalanır. |
45. |
Sen ancak (Allah´tan) saygı ile korkup eğilenleri uyaransın. |
46. |
Kıyâmet´i gördükleri gün sanki (Dünya´da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya´nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.) |