Hakka Suresi
    SUAT YILDIRIM MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Kesin gerçekleşecek olan,
    2. Evet nedir o gerçekleşecek olan?
    3. Gerçekleşecek kıyameti sen nereden bileceksin?
    4. İşte Semûd ve Âd milletleri de o kafalara çarpan kıyamet dehşetini yalan saymışlardı.
    5. (5-6) Bunlardan Semûd o korkunç zelzele ile yok edildi. Âd ise azgın bir kasırga ile imha edildi.
    6. (5-6) Bunlardan Semûd o korkunç zelzele ile yok edildi. Âd ise azgın bir kasırga ile imha edildi.
    7. Allah o kasırgayı üzerlerine yedi gece, sekiz gün kesintisiz olarak salıverdi. Öyle ki sen, o halkı içi boş hurma kütükleri gibi yerlere serilmiş görürdün.
    8. Şimdi onlardan geri kalan bir şey görebilir misin?
    9. Firavun da, ondan öncekiler de, altüst edilip yerin dibine geçirilen Lût milletine ait kasabaların ahalileri de hep o günaha (yani şirke) girdiler.
    10. Rab’lerinin elçisine isyan ettiler, Allah da onları şiddetle cezaya çarptırdı.
    11. (11-12) Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık.
    12. (11-12) Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık.
    13. (13-14) Artık Sûr´a kuvvetle üflendiğinde, yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek darbe ile çarpılıp paramparça edildiğinde,
    14. (13-14) Artık Sûr´a kuvvetle üflendiğinde, yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek darbe ile çarpılıp paramparça edildiğinde,
    15. İşte o gün olan olur, kıyamet o gün kopar!
    16. O gün gök yarılır, parçalanır, iyice kuvvetten düşer.
    17. Melekler de göğün etrafında bulunurlar. O gün Rabbinin Arş’ını, sekiz melek taşır.
    18. O gün bütün yaptıklarınızla Allah’a arz olunursunuz; öyle ki sizden en ufak bir şey bile gizli kalmaz.
    19. Hesap defteri sağ tarafından verilen neşelenir ve: "İşte defterim! Buyurun okuyun, inceleyin!"
    20. "Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!" der.
    21. O artık mutluluk veren bir yaşam içindedir.
    22. Çok güzel ve pek kıymetli cennet bahçelerindedir.
    23. Meyveleri hemen el ile koparılacak durumdadır.
    24. Kendilerine şöyle denilir: "Geçmiş günlerinizde yaptığınız güzel işlerden dolayı afiyetle, yiyin, için!"
    25. Ama hesap defteri sol tarafından verilen kimse: "Eyvah der, keşke verilmez olaydı bu defterim!
    26. Keşke hesabımı bilmez olaydım!
    27. N’olurdu, ölüm her şeyi bitirmiş olaydı!
    28. Servetim, malım bana fayda etmedi!
    29. Bütün gücüm, iktidarım yok oldu gitti!"
    30. Allah cehennem bekçilerine emir verir: "Tutun bağlayın onu, kelepçeleyin!"
    31. Sonra da cehenneme fırlatın.
    32. Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!"
    33. Çünkü o, büyükler büyüğü Allah’a inanmazdı.
    34. Çünkü o, fakiri doyurmayı teşvik etmezdi.
    35. Bugün artık burada O’nun bir dostu olmaz.
    36. Yiyecek olarak da cehennemliklerin irininden başka bir şey bulunmaz.
    37. Onu, büyük şirk suçunu işleyenlerden başkası yemez.
    38. (38-39) Yok, yok! Gördüğünüz ve göremediğiniz âlemlere yemin olsun ki!
    39. (38-39) Yok, yok! Gördüğünüz ve göremediğiniz âlemlere yemin olsun ki!
    40. Bu Kur’ân, pek kerim bir Resulün sözüdür.
    41. O, bir şairin sözü değildir, inanmanız ne de az sizin!
    42. O bir kâhinin sözü de değil! Ne de az düşünüyorsunuz!
    43. O, Rabbülâlemin’den indirilen bir derstir.
    44. (44-46) Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
    45. (44-46) Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
    46. (44-46) Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
    47. Sizden kimse de buna mani olamazdı.
    48. Şüphesiz o müttakiler için bir irşaddır.
    49. Elbette sizden bazılarının Peygamberi "yalancı" saydığını biliriz.
    50. (50-51) Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir.
    51. (50-51) Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir.
    52. O halde, (ey şanlı Elçi)! Haydi sen de Rabbinin yüce adını zikret!