1. |
De ki: "Tanınmayan/bilinmeyen varlıklardan bir kısmının (bu ilahi kelama) kulak verdikleri ve sonra (arkadaşlarına şöyle) söyledikleri bana vahyedildi: ´Biz olağanüstü güzellikte bir hitabe dinledik, |
2. |
doğru ile eğriyi ayırd etme bilincine bizi ulaştıran (bir hitabe); ve böylece ona iman ettik. Ve artık Rabbimizden başka kimseye asla ilahlık yakıştırmayacağız, |
3. |
çünkü (biliriz ki) Rabbimizin şanı yücedir: O, kendisine ne bir eş, ne de bir erkek çocuk edinmiştir! |
4. |
Ve (şimdi öğreniyoruz ki) aramızdaki beyinsiz (kişi), Allah hakkında asılsız şeyler söylüyordu, |
5. |
ve ne insanın ne de (hiçbir) görünmez gücün Allah hakkında yalan uydurmayacağını düşün(mekte yanılmış)tık. |
6. |
Gerçi bazı insanların (bu tür) görünmez güçlere sığındığı (her zaman vaki) olurdu; ama bunlar yalnızca onların şaşkınlığını arttırdı. |
7. |
O kadar ki, sizin (vaktiyle) düşündüğünüz gibi, onlar da Allah´ın hiç kimseyi (yeniden) asla (elçi olarak) göndermeyeceğini düşünmeye başladılar. |
8. |
Ve (zaman oldu) biz göğe uzandık ama onu güçlü muhafızlar ve alevlerle dolu bulduk, |
9. |
halbuki onu(n gizlediği her sırrı) dinleyebileceğimiz (uygun) yerlere kurulmuştuk ve şimdi (veya başka zaman) onu dinlemeye çalışan herkes (aynı şekilde) kendisini bekleyen bir alev ile karşılaşacaktır! |
10. |
Ve (şimdi anladık ki) biz (yaratılmış varlıklar,) yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini bilmiyoruz |
11. |
tıpkı, içimizden bazıları (nasıl) dürüst ve erdemli olurken bazılarımızın da bunun (çok çok) aşağısında kaldı(ğını bilmediğimiz gibi). Biz her zaman birbirinden çok farklı yollar/yöntemler izledik. |
12. |
Ve sonunda anladık ki yeryüzünde (hayat sürerken) Allah´a asla üstün gelemeyiz ve (yine anladık ki) (hayattan) kaçarak da O´nun hükmünden kurtulamayız. |
13. |
Bu nedenle, (Allah´ın) rehberliği(ne çağrıyı) duyar duymaz ona inanmaya başladık. Rabbine inanan kimse hiçbir zaman ziyana veya haksızlığa uğrama korkusu duymaz. |
14. |
Ama içimizde kendilerini Allah´a teslim edenler bulun(duğu doğrud)ur, tıpkı kendilerini zulme kaptıranlar bulunduğu gibi. Kendilerini Allah´a teslim edenler doğru ile eğriyi ayırd etme bilincine ulaşanlardır; |
15. |
ama kendilerini zulme kaptıranlar yalnızca cehennem (ateşi) için yakıt oldular!´" |
16. |
Öyleyse, (bilin ki) onlar, (çağrımızı duyanlar,) şaşmadan (doğru) yoldan gidecek olurlarsa kendilerine sınırsız nimetler yağdıracağız, |
17. |
ve onları bu yolla deneyeceğiz çünkü Rabbini anmaktan uzaklaşanı Allah, en şiddetli azaba uğratır. |
18. |
Ve (bilin ki) kulluk (yalnızca) Allah´a mahsustur. O halde Allah´ın yanısıra başka hiç kimseye yalvarıp yakarmayın! |
19. |
Ama ne zaman Allah´ın bir kulu O´na ibadet etmek için ayağa kalksa, o (hakikati inkar ede)nler hep birlikte etrafını telaşla kuşatırlardı. |
20. |
De ki: "Ben yalnız Rabbime yalvarırım ve O´ndan başka hiç kimseye ilahlık yakıştırmam". |
21. |
De ki: "Size zarar vermek yahut doğruyu eğriden ayırd etme bilinciyle sizi donatmak benim elimde değildir". |
22. |
De ki: "Gerçek şu ki hiç kimse beni Allah´a karşı koruyamazdı ve O´ndan kaçıp saklanacak hiçbir yer bulamazdım, |
23. |
eğer Allah´ın mesajlarını ve O´ndan (bana ulaşan aydınlığı dünyaya) duyurmamış olsaydım." Allah´a ve Elçisi´ne isyan edenlere gelince, şüphe yok ki onları içinde sonsuza dek kalacakları cehennem ateşi beklemektedir. |
24. |
(Öyleyse bırak,) önceden uyarıldıkları (akibet)i görecekleri an gelinceye kadar (beklesinler), o zaman anlayacaklar kim, hangi (tür) insan daha çaresiz ve daha kimsesizdir! |
25. |
De ki: "Önceden uyarıldığınız bu (akibet)in yakın olup olmadığını yahut Rabbimin onun için uzun bir vade koyup koymadığını bilemem". |
26. |
(Yalnız) O bilir yaratılmışların kavrayış sınırlarının ötesindekini ve hiç kimseye açmaz Kendi erişilmez derinlikteki sırlarını, |
27. |
seçmekten hoşnutluk duyduğu elçisi hariç. O zaman Allah hem onun gözü önüne serilmiş olan her konuda, hem de aklının ermeyeceği her alanda onu gözetlemek için (semavi güçler) gönderir; |
28. |
böylece bu (elçi)lerin tebliğ ettikleri şeyin (yalnızca) Rablerinin mesajları olduğunu açıkça gösterir, çünkü onların (söyleyebilecekleri) her şeyi (bilgisi ile) kuşatan O´dur; ve (mevcut olan) her şeyi bir bir hesaplayandır. |