Hucurat Suresi
    GÜLTEKİN ONAN MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Ey inananlar, Tanrı´nın Resulünün huzurunda öne geçmeyin ve Tanrı´dan sakının. Şüphesiz Tanrı işitendir, bilendir.
    2. Ey inananlar, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken amelleriniz boşa gider.
    3. Şüphesiz, Tanrı´nın Resulünün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Tanrı kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.
    4. Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu, akletmiyor.
    5. Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
    6. Ey inananlar, eğer bir fasık size bir haber getirirse, onu ´etraflıca araştırın´. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
    7. Ve bilin ki Tanrı´nın Resulü içinizdedir. Eğer o size birçok buyrukta uysaydı elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Tanrı size inancı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.
    8. Tanrı´dan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    9. İnançlılardan iki topluluk çarpışacak olursa aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Tanrı´nın buyruğuna dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Tanrı´nın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Tanrı adil olanları sever.
    10. İnançlılar ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Tanrı´dan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz.
    11. Ey inananlar, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefslerinizi yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi ´olmadık kötü lakablarla´ çağırmayın. İnançtan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar zalim olanların ta kendileridir.
    12. Ey inananlar, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin). Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Tanrı´dan korkup sakının. Şüphesiz Tanrı tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.
    13. Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Tanrı katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Tanrı, bilendir, haber alandır.
    14. Bedeviler dedi ki: "İnandık." De ki: "Siz inanmadınız"; ancak "islam (müslüman veya teslim) olduk" deyin. İnanç henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Tanrı´ya ve Resulü´ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Tanrı çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
    15. İnançlılar ancak o kimselerdir ki onlar Tanrı´ya ve Resulü´ne inandılar, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Tanrı yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar sadık (doğru) olanların ta kendileridir.
    16. De ki: "Siz Tanrı´ya dininizi mi ögreteceksiniz? Oysa Tanrı, göklerde ve yerde olanları bilir. Tanrı, her şeyi bilendir."
    17. Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi inanca yönelttiği için Tanrı size minnet etmektedir. Eğer doğru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir)."
    18. Şüphesiz Tanrı, göklerin ve yerin gaybını bilir. Tanrı, yaptıklarınızı görendir.