Sad Suresi
    ELMALILI HAMDİ YAZIR (SADELEŞTİRİLMİŞ 1) MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. Sad, Bu öğütle dolu Kur´an´a bak!
    2. Fakat o küfredenler bir onur ve ayrılık içindeler.
    3. Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Çığrıştılar; fakat kurtulma zamanı değildi.
    4. İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kafirler: «Bu bir sihirbaz, yaman bir yalancı» dediler.
    5. İlahları bir tek ilah mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak birşey, çok tuhaf!
    6. İçlerinden o heyet fırladı ve şöyle dedi: «Tanrılarınız üzerinde sabır ve sebat edin? Bu gerçekten arzu edilen şey, bir istek!
    7. Biz bunu diğer dinde işitmedik, bu mutlaka bir uydurmadır.
    8. O Kur´an aramızdan ona mı indirilmiş? Doğrusu onlar benim Kur´an´ımdan bir kuşkulu şüphe içindeler; doğrusu henüz azabımı tatmadılar.
    9. Yoksa sana onu (Kur´an´ı) veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onların yanında mı?
    10. Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise sebepler içinde üstüne çıksınlar (bütün sebeplere başvurarak yukarı çıkma yollarını denesinler).
    11. Onlar burada hiziplerin döküntülerinden kalma bozuk (muhtelif partilerden bozguna uğramış) bir ordudur.
    12. Onlardan önce Nuh kavmi, Ad kavmi ve o kazıkların (büyük yapıtların) sahibi Firavun da peygamberleri yalanladılar.
    13. Semud, Lut ve Eykeliler de... işte o partililer bunlardır.
    14. Başka değil hepsi gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.
    15. Onlar başka değil sadece bir tek sayhaya bakıyorlar. Öyle ki, ona hık yok!
    16. Bir de: «Ey Rabbimiz, hesap gününden önce bizim pusulamızı (payımızı) acele ver!» dediler.
    17. Şimdi sen onların dediklerine sabret de güçlü kulumuz Davud´u an! Çünkü o evvab (içli, zikir ve tesbih ile Bize çok yönelen biri) idi.
    18. Biz dağları onun emrine vermiştik, akşam ve işrak vakti onunla birlikte tesbih ederlerdi.
    19. Kuşları da toplu olarak (onun emrine vermiştik). Hepsi onun için terci yapardı (ona uyarak ahenkle içli zikir ve tesbih ederlerdi).
    20. Hem mülkünü güçlendirmiş, hem de kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
    21. Birde davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.
    22. O zaman Davud´un yanına giriverdiler de onlardan telaşa düştü. Ona «Korkma!» dediler, «biz iki davacıyız, birimiz diğerinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen aramızda doğrulukla hükmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.»
    23. «Şu benim kardeşim, onun doksan dokuz kişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken; «Onu da bana bırak» dedi. Ve beni söyleşmede (tartışmada) yendi.» diye anlattı.
    24. (Davut) dedi ki: «Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten karışıkların (bir toplum içinde yaşayanların) çoğu biribirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi , rüku ederek yere kapandı, tevbe ederek (Allah´a) yöneldi.
    25. Biz de bu hatasını kendisine bağışladık. Gerçekten ona, yanımızda bir yakınlık ve akibet (dönüş) güzelliği vardır.
    26. Ey Davut , gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında doğrulukla hükmet, keyf(in)e uyma ki, seni Allah yolundan sapıtmasın; çünkü Allah yolundan sapanlar hesap gününü unuttukları için kendilerine pek şiddetli bir azap vardır.
    27. Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri Biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için küfredenlere ateşten bir veyl var.
    28. Yoksa iman edip de salih amel işleyenleri Biz o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini, arsız çapkınlar gibi yapar mıyız?
    29. Bu çok mübarek kitabı, sana, özü temizler ayetlerini düşünsünler ve ibret alsınlar diye indirdik.
    30. Bir de Davud´a Süleyman´ı ihsan ettik; ne güzel kuldu. O tesbih edip Allah´a yönelirdi.
    31. Kendisine akşam üstü üç ayağını basıp dördüncüsünü tırnağını dikerek duran safkan atlar gösterildiğinde:
    32. Ben, at sevgisine, Rabbimi anmaktan ötürü tutuldum. Nihayet (atlar) hicaba gizlendi (ahırlara çekildi veya koşuda gözden kayboldular).
    33. «Geri getirin onları bana» dedi ve tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.
    34. Andolsun ki Süleyman´ı fitneye düşürdük ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tevbe ile önceki haline döndü
    35. «Ya Rab, beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz bütün dilekleri veren Sensin, Sen.» dedi.
    36. Bunun üzerine Biz rüzgarı onun emrine verdik. Emriyle istediği yere yumuşacık akardı.
    37. Bütün bina yapan, dalgıçlık yapan şeytanları da.
    38. Ve zincirlere çatılmış (vurulmuş) diğerlerini de.
    39. İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık dilersen başkasına ver, dilersen verme. Hesabı yok, dedik.
    40. Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve bir akibet güzelliği vardır.
    41. Kulumuz Eyyub´u da an o zaman Rabbine şöyle nida etmişti: «Bak bana, Meşekkat ve acı ile şeytan dokundu!»
    42. «Ayağınla depren! işte sana yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su.» dedik.
    43. Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.
    44. Bir de: «Elinle bir demet al da onunla (eşine) vur, yemininde durmamazlık etme.» dedik. Gerçekten Biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul! Hakikaten o bir evvabtır (daima Allah´a yönelmektedir).
    45. Eller ve gözler sahipleri (güçlü ve basiretli) kullarımız İbrahim´i, İshak´ı ve Yakub´u da an.
    46. Çünkü Biz onları temiz bir hasletle, halis ahiret yurdu düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
    47. Çünkü onlar, gerçekten nezdimizde süzülüp seçilmiş en hayırlı kimselerdendir.
    48. İsmail´i, Elyesa´ı ve Zülkifl´i de an! Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.
    49. İşte bu bir öğüttür. Şüphesiz korunan müttakiler için herhalde güzel bir istikbal (varış yeri) vardır.
    50. Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.
    51. İçlerine kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyeceklerdir.
    52. Yanlarında da gamzeleri kasan (bakışları yalnız kocalarına dönük) aynı yaşta dilberler vardır.
    53. İşte bu, o hesap günü için size va´dedilenlerdir.
    54. İşte bu bizim hiç tükenmeyecek rızkımızdır.
    55. Bu böyledir. Şüphesiz azgınlar için de kötü bir gelecek vardır.
    56. Cehennem! Ona yaşlanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir!
    57. İşte kaynar su ve irin; tatsınlar onu.
    58. Ve o şekilden çifter çifter diğer azaplar.
    59. Şu maiyyetiniz, göğüs germiş bir alay! Onlara merhaba (rahatlık) yok; çünkü onlar cehenneme salınıyorlar.
    60. (Bu topluluk): «Hayır, asıl size rahatlık yok, bunu bize siz hazırladınız; bakın ne kötü yatak!» derler.
    61. Ey Rabbimiz, bize bunu hazırlayanın ateşteki azabını kat kat artır, derler.
    62. Bir de derler ki: «Biz bayağılardan saydığımız o adamları ne diye görmüyoruz?
    63. Onları alaya aldıydık ya! Yoksa gözler kendilerinden kaydı mı?»
    64. Şüphesiz şu bir gerçektir ki, ateş ehlinin birbiriyle tartışması muhakkak olacaktır.
    65. De ki: «Ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. O tek ve kahredici Allah´tan başka hiçbir tanrı yoktur.»
    66. O göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin çok güçlü, çok bağışlayan Rabbi.»
    67. De ki: «Bu (Kur´an) bir büyük haberdir;
    68. Siz ondan yüz çeviriyorsunuz.
    69. Benim bir bilgim olmazdı, (insanın yaratılışı hakkında) melekler yüce mecliste tartışırlarken.
    70. Fakat ben açık bir uyarıcı olduğum için o bilgi bana vahyolunuyor.»
    71. Bir vakit Rabbin meleklere demişti ki: «Haberiniz olsun, Ben bir çamurdan bir insan yaratmaktayım.
    72. Onu şekillendirip ruhumdan ona üfledim mi, derhal ona secdeye kapanın!»
    73. Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
    74. Yalnız iblis kibirlenmek istedi ve kafirlerden oldu.
    75. Allah: «Ey iblis, o Benim iki elimle (kudretimle) yarattığıma secde etmene sana ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi bulunuyorsun?» dedi.
    76. (İblis) dedi ki: «Ben ondan hayırlıyım; beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın.»
    77. (Allah): «Hemen çık oradan, çünkü artık sen kovuldun.
    78. Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir.» buyurdu.
    79. (İblis de): «Yarab, o halde insanların diriltilecekleri güne kadar beni geri bırak.» dedi.
    80. (80-81) (Allah): «Haydi belirli bir vakte kadar geri bırakılanlardansın.» buyurdu.
    81. (80-81) (Allah): «Haydi belirli bir vakte kadar geri bırakılanlardansın.» buyurdu.
    82. (İblis): «Öyle ise yüceliğine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka aldatıp saptırırım.
    83. Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna.» dedi.
    84. (Allah) buyurdu ki: «O doğru ve Ben hep doğruyu söylerim.
    85. Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onların sana uyanlarından, topunuzdan tıkabasa dolduracağım.»
    86. De ki: «Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve ben yapmacık davrananlardan da değilim.
    87. O (Kur´an) bütün alemler için sırf bir zikir, bir öğüttür.
    88. Ve herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz.»