Necm Suresi
    ELMALILI HAMDİ YAZIR (ORJİNAL) MEALİ
    Rahmân ve rahîm olan Allah´ın adıyla
    1. O necme kasem ederim indiği dem ki
    2. Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da
    3. Ve hevadan söylemiyor
    4. O sade bir vahiydir ancak vahyolunur
    5. Ta´lim etti ona kuvveleri şiddetli
    6. Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı
    7. Ve o en yüksek ufukta idi
    8. Sonra yaklaştı da tedellî etti
    9. «kabe kavseyni ev edna» oldu da
    10. Verdi kuluna verdiği vahyi
    11. Gözün gördüğünü kalb tekzib etmedi
    12. Şimdi siz ona o görüşüne karşı mücadele mi ediyorsunuz?
    13. Kasem olsun ki o onu bir daha da inişinde gördü
    14. Sidre-i münteha´nın yanında
    15. Ki Cennetü´l-me´vâ onun yanında
    16. O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu
    17. Göz, ne şaştı ne aştı
    18. Vallahi gördü rabbının âyâtından en büyüğünü gördü
    19. Siz de gördünüz değil mi Lât-ü Uzza´yı?
    20. Üçüncü olarak da menat-ı uhra´yı?
    21. Size erkek ona dişi öyle mi?
    22. Bu öyle ise çok hayflı bir taksim
    23. Onlar hiçbir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi oluyorlar, halbuki rablarından kendilerine doğru yolu gösteren, geldi.
    24. Yoksa varmı insana her kurduğu hulya
    25. Fakat Allahındır Âhıret ve ûlâ.
    26. Göklerde nice Melâike vardır da Allah dileyip razıy olduğuna izin vermezden evvel şefaatleri hiçbir şey´e yaramaz.
    27. Evet Âhırete iymanı olmıyanlar Melâikeye dişi adı takıp duruyorlar
    28. Maamafih ona dair bir bilgileri olduğundan değil sırf zanne tabi´ oluyorlar, halbuki zann haktan hiçbir şey´i muğnî olmaz.
    29. O halde bakma sen o bizim zikrimizden yüz çevirip te Dünya hayattan ötesini istemiyen kimselere
    30. İşte odur onların ılimden irebildikleri gaye, şübhesiz ki rabbın, odur en bilen yolundan sapanı, hem de odur en bilen hidayeti tutanı
    31. Hem bütün Göklerdeki ve Yerdeki hep Allahındır akıbet kötülük yapanları yaptıklarıyle cezalandıracak, güzellik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandıracak
    32. Onlar ki günahın büyüklerinden; vebalden, fuhşiyyattan kaçınırlar, ancak ufak tefek kusur başka, şübhesiz ki rabbın geniş mağfiretlidir. Hem sizin her hallerinize a´lemdir, sizi Arzdan inşa ettiği sıra ve sizler analarınızın karınlarında cenînler iken, şimdi nefislerinizi tezkiyeye kalkışmayın, O´dur en bilen müttakı olanı.
    33. Şimdi gördün a? O çevrileni
    34. Ve biraz verip de dayatıvereni
    35. Gayb ılmi yanında da artık görüyor mu?
    36. Yoksa haber mi verilmedi Musânın suhufundaki
    37. Ve çok vefakâr olan İbrahim´inkindeki
    38. Ki doğrusu bir vizir çeken başkasının vizrini çekecek değil
    39. Doğrusu insanın sa´yinden başkası kendinin değil
    40. Ve elbette sa´yi yarın görülecek
    41. Sonra ona en değerli mükâfat verilecek
    42. Ve elbette nihayet rabbına gidilecek
    43. Hakıkat odur güldüren ağlatan
    44. Hakıkat odur öldüren, dirilten
    45. Hakıkat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan
    46. Bir nutfeden ekildiği zaman
    47. Şübhesiz ona aiddir neş´eti uhrâ da
    48. Hakıkat zengin eden, sermaye veren o
    49. Ve hakıkat Şi´ranın rabbı o
    50. Ve fil´vakı´ o helâk etti evvelki Âd´ı
    51. Ve Semûd´u da hiç bırakmadı
    52. Daha evvel de Nuhun kavmını, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar
    53. Mü´tefikeyi de Haviyeye attı
    54. Sardırttı da onlara o sardırdığını
    55. Şimdi rabbının hangi eltafına şekkedersin?
    56. Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar
    57. Yaklaştı yaklaşıcı
    58. Yoktur ona Allahdan başka açıcı
    59. Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz
    60. ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
    61. Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller?
    62. Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin